Kocaeli Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Özgür Yılmaz, İklim değişikliği, Kuraklık ve Tarım konusunda basın açıklamasında bulundu.
Çiftçi kuraklık endişesi yaşıyor
Başkan Yılmaz "Dünyadaki iklim değişikliğinin en büyük sonuçlarından biri kuraklık ve kuraklık en çok tarımı etkileyecektir. Ülkemizde maalesef kuraklık tehlikesi büyüyor. Yakın vakitte yağışın mevsim normallerinin altında olması ve bitkiler için gerekli olan yeterli yağışın olmaması tarımsal üretimde çok önemli verim kayıplarına yol açacak. Gübreden mazota, tohumdan zirai mücadele ilaçlarına gelen zamlardan sonra çiftçi şimdi de kuraklık endişesini yaşıyor.
Türkiye genelindeki yağışlarda Meteoroloji Genel Müdürlüğünün (MGM) 1 Ekim 2022-31 Aralık 2022 dönemini kapsayan 2023 su yılı yağışları normalinin ve geçen yıl yağışlarının altında gerçekleşti. Yağışlarda normaline göre %38, geçen yıl aynı dönem yağışlarına göre %29 azalma mevcuttur. Üç aylık kümülatif yağışlarda tüm bölgelerimiz normallerinin altında yağış almış, en fazla azalma %53 ile Marmara Bölgesi’nde gerçekleşmiştir. Marmara Bölgesi’nin 3 aylık kümülatif yağışları son 62 yılın en düşük seviyesine inmiştir.
Tarım; doğa koşullarına bağlı, mutlaka korunması gereken ve uzun vadeli planlanması gereken bir sektörel alandır.
Kuraklık tehlikesi büyürken bilimsel temelli bir yaklaşım ortaya konulması, basınçlı sulama sistemleri yatırımlarına ağırlık verilip çiftçiye destek olunması gerekmektedir.
İklim değişikliğinin kısa ve uzun vadeli senaryoları dikkate alınarak su kaynaklarına yönelik uzun vadeli planlamalar yapılması ve “Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı” nın somut adımlarla hedefleri gerçekleşecek şekilde uygulanması gerekmektedir.
Ocak ayında da birçok ilde sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor. Bu durum beklenen yağışların oluşmasını engelleyerek kuraklığa neden oluyor.
Yağışların mevsim normallerinin çok altında, sıcaklığın ise mevsim normallerinin çok üstünde olması nedeniyle yaşanan kuraklık sonucunda özellikle kışlık ekimleri yapılan buğday ve arpa gibi hububat ve mercimek gibi bakliyat ürünlerinde verim kaybı ve rekolte azalmasına sebep olacak ve don ya da seller de üretimi olumsuz etkileyecek, çiftçinin üretimden çekilmesine neden olacaktır.
Kocaeli’yi besleyen başlıca su kaynakları Yuvacık barajı, Namazgâh Barajı ve Sapanca gölüdür. Sıcaklıklıların mevsim normallerinin üstünde olması, beklenen yağışların gerçekleşmemesi aşırı ve bilinçsiz su kullanım nedeniyle mevcut su kaynaklarındaki depolama kapasiteleri düşmüştür. 31 Ocak itibari ile doluluk oranları Yuvacık Barajı %14, Namazgâh Barajı %55 ve Sapanca gölünde su seviyesi 30,9 m’dir.
İlimizde su kaynaklarının korunması için her türlü kirlenmenin ve uygunsuz yapılaşmanın önüne geçilmelidir. Şöyle ki son zamanlarda gerek barajların gerekse sapanca gölü çevresinin turistik amaçlarla kullanılması, yoğun tarım yapılması nedeniyle tarım ilaçları kaynaklı kirliliğin önüne geçilmesi gerekmektedir.
2022 ekim ayında kuru tarım yapılan alanlarda bazı bölgelerde bitki çıkışlarında düzensizlik görülüyor. Ya tohum çimlenmedi ya da çimlenen alanların bir bölümünde sıcaklık nedeniyle filizlenen buğday ve arpanın bir kısmı yandı. Sulama olanağı olan yerlerde ocak ayında buğdayda sulama yapılması, sulama maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle yaşanan sorunun çözümü için yetersiz kalıyor.
İlkbahar yağışlarının normale dönmemesi halinde sadece kuru tarım alanlarında değil sulu tarım alanlarında sulama yapılacak mısır, şeker pancarı, yonca, sebzeler de dahil birçok üründe verim düşüklüğü ve rekolte azlığı yaşanabilir.
Gıda arz açığını kapatmak üzere daha yüksek fiyatlarla dışalım yapılmasının söz konusu olabilir. Dışalım bağımlılığının artması, tüketicilerin daha yüksek fiyata gıdaya erişimine neden olabilir.
Böyle bir ortamda girdilerde somut indirim yaparak üretim maliyetlerini düşürmek, toplam destek bütçesini artırmak, destekleri önceden vermek, ürün maliyeti üzerinden alım fiyatı açıklamak ve yeterli miktarda alım yapmak gibi ekonomik çözümler öncelikle atılması gereken adımlardır.
Mevzuat değişikleri yapıldı ama uygulamaya geldiğimizde Türkiye'deki arıtılmış suların yüzde 5 ila 7 arasında tekrar kullanıldığını biliyoruz. Bu oranların bir an önce artırılması gerekiyor. Özellikle tarımsal sulamada, peyzaj sulamasında sanayide arıtım suyunun tekrar kullanımının sağlanmasına ihtiyacımız var. Bu da bizi iklim krizine karşı dirençli hale getirip uyumu sağlamamızın önünü açacaktır.
Su tahsisinde en fazla payı olan tarım sektöründe, mevcut salma sulama yerine su tasarrufu sağlayan basınçlı/kontrollü sulama yöntemleri uygulanmalı, suyun kıtlığında kısıtlı sulama yapılmalı ve su ölçülü olarak üreticilere verilmeli, su iletim ve dağıtım sistemlerinde su kayıplarını en aza indiren önlemler ivedilikle uygulanmalıdır.
İlimizde kuraklık riski artarak sürerken su ve gıda krizine karşı seferberlik ilan edilmelidir. Tarımsal kuraklığın ilk etapta hububat ürünlerini etkilemesi beklense de sebze ekim alanlarını daraltması, meyve ve hatta bal üretiminde de rekolteyi düşürüp, gıda enflasyonunu tırmandırması bekleniyor. Kuraklığın arı kolonilerine verdiği zarar nedeniyle bal üretiminin de olumsuz etkilenmesi beklenmekte ayrıca yüksek sıcaklığın yalancı bahar etkisi yaratarak meyve ağaçlarının çiçeklenmesine yol açacaktır. Çiçek açan meyvelerde aldanmalar sonucu sonrasında don riski olduğundan ciddi sorunlar yaşanabilir.
Ocak ayında yağmayan yağmurlardan dolayı yer altı sularının zenginleşemediğini görmekteyiz bu yüzden açık alanlarda yetiştirilen domates, biber, patlıcan, salatalık ve fasulyenin ekim alanlarında daralma riski de bulunmaktadır.
Yaşanan kuraklık, çiftçiyi tarlalarına gübre atıp atmaması konusunda da ikilemde bırakıyor. Yağmur yağmazsa atılan gübrenin erimeyeceğinden işe yaramayacağı, aksine ürünü yakabileceğini göz ardı etmemek gerekir. Çiftçiler oldukça tedirgin ve gübre atıp verimi artıralım derken zarar edecek diye korkmaktadır.
İklim değişikliğine uyum için su havzalarının korunması ve sulama yatırımlarının artırılması, gerekmektedir. Türkiye'de suyun yüzde 75 kadarı tarımsal sulamada kullanılmakta olup yeraltı su kaynaklarının da özellikle bu havza alanlarına çekilmesi gerekiyor.
Su ve toprak kaynakları bütüncül olarak değerlendirilmelidir. Toprakta su muhafazasını sağlayan arazi kullanım yönetimine yönelik araştırma geliştirme ve eğitim çalışmaları da önem taşıyor. Kaçak kuyu miktarı çok fazla olup bu konuda da bunları engelleyen adımlar atılmalıdır. Tarımsal sulamanın kontrol altına alınmasının yanı sıra tarımda arıtılmış suların tekrar kullanımı konusuna da odaklanılması gerekmektedir.
Ayrıca kısa mesafe su havzalarında tarım uygulamalarından vazgeçilmesi gibi, sanayi yatırımlarının yapılmaması, buraların imara açılmaması gibi kararlar verilmesi lazım ve bunların mutlaka büyükşehir belediyeleri ve devletin kurumları tarafından denetlenmesi gerekiyor. Denetimlerin artırılması lazım. İkinci konu ise su kaynaklarının kirlenmesini engellemek. Üçüncü mesele ki bence oldukça kritik bir konuda su kayıp kaçağını önlemektir.
Ülke düzeyinde tarım, toprak ve su yönetiminde etkin bir kamu yönetimi kurulması ve Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü güçlendirilerek sulama bütçesi artırılmalı, en ücra noktalara hizmet verecek şekilde Toprak Su Genel Müdürlüğü yeniden kurulmalıdır.
Yorum yazarak Gölcük Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gölcük Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gölcük Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gölcük Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gölcük Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gölcük Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gölcük Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gölcük Gündem değil haberi geçen ajanstır.